Sünnet düğünü yapmak ne zormuş yahu. Evlilik düğünlerinde sadece gelinlik-damatlık düşünülür, bunda ise yok sünnet yatağı, yok tahtı, yok sandığı yok süslemeleri, bilmem daha neleri.. ''Balatalar aşındı, koparmaya az kaldı'' diyorum da kimse inanmıyor. ''Bunlar tatlı telaşlar'' diyip, heh heh diye de gıcık gıcık gülüyorlar bi de. Gelin bana sorun bakalım tatlı mı acı mı...
Davetiyeleri bastırdık iyi hoş, şimdi de onları dağıtma işi var. O kadar insanı bir yere toplayıp veremiyosun tabi davetiyeleri. Eş dost kim varsa görevlendiriyosun bir güzel. ''Sen şunları dağıt, ötekilere de söyle bunları dağıtsın'' şeklinde ilerliyoruz şimdilik.
Davetiye seçimi de epey olaylı oldu aslında. Fotoğrafçıya ne tür bişey istediğimizi anlatmıştık. Oğlanın kıyafeti bahriyeli olduğundan gemi resimli bir konsept istemiştim. Ertesi gün yaptığı 'çalışmayı' görmeye gittim. Görünce taş kesildim resmen. O ne zevksiz bişeydi Allahım! Hemen duruma müdahele ettim tabi. İstediğimin bir transatlantik ve su kemeri olmadığını anlattım. Gemi resimleri gösterdi bana. Savaş gemileri hem de!. Emir'in bahriyeli, kılıçlı pozuyla savaş gemisi teması.. Artık siz düşünün yani. Neyse, ''ben aslında Bandırma Vapuru'nu istiyorum'' dedim. ''Arkasına da gün batımı yereştirelim, biraz renklerle de oynayıp bütünlüğü sağladık mı hoş olur'' diyerek neredeyse adamın elinden klavyeyi alarak kendim yapmaya niyetleniyordum ki dediğime geldi ve 1 saat kadar uğraştı. Kullandığı programı bildiğimi ve benden kolay kolay kurtulamayacağını farketmişti artık, çare yoktu :)
Sonuç olarak hem benim istediğim gibi oldu hem de içime sindi. :))
Bu da davetiye hatırası olsun :)

No comments:
Post a Comment